Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

tahammül etmek

См. также в других словарях:

  • tahammül etmek — dayanmak, katlanmak, kaldırmak Sanıyorum ki hep benim hatırım için bu hayata tahammül ediyor. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tahammül — is., Ar. taḥammul 1) Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması 2) İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma Bu gece kendi kendimle uğraşmaya tahammülüm yoktu. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tahammül — (A.) [ ﻞﻤﺤﺕ ] dayanma, katlanma. ♦ tahammül etmek dayanmak, katlanmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • rica etmek — (birine) dilemek Rica ederim, odamdan çıkınız, ben böyle şeylere tahammül edemem. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaldırmak — i 1) Bulunduğu yerden almak Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2) Yukarı doğru hareket ettirmek Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. S. F. Abasıyanık 3) Yükseltmek Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4) nsz Ürün toplamak, taşımak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekilmek — nsz 1) Çekme işi yapılmak Ağlar çekiliyor dalyanlarda. O. V. Kanık 2) e Kendini geriye veya bir yana çekmek 3) den Bir işten, bir görevden kendi isteğiyle ayrılmak, istifa etmek Hiçbir zaman mebusluktan çekilmek niyetinde değilim. T. Buğra 4)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • götürmek — i 1) Taşımak, ulaştırmak veya koymak Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu. H. Taner 2) i, e Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek 3) i, e Bir şeyi yakından uzağa götürmek 4) Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek Bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katlanmak — nsz 1) Katlama işi yapılmak Bu kumaş iyi katlanmış. 2) e, mec. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cefaya katlanmak — sıkıntı veya üzüntüyü sabırla karşılayıp tahammül etmek Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»